Mülakatlar
çeşitli soru ya da tekniklerle, ilgili pozisyonlar için gerekli yetkinliklerin
ölçüldüğü ve uygun adayların seçildiği, uçtan uca yönetilen bir görüşme
sürecidir.
Bu
doğrultuda gerekli olan, pozisyonun yetkinliklerini destekleyecek olan tüm değerlendirmelerin yapılmasıdır.
Şirket
kültürüne uyum ile birlikte, adayın kariyer hedefiyle örtüşen organizasyonlarda
görev alması beklenen başarıyı da beraberinde getirir.
Çoğunlukla
birçok adaydan duyduğum ve bazen de gözlemlediğim bir konu üzerinde durmak
istiyorum;
·
İlk
dakikadan itibaren, “Neden ayrıldın?”
·
Eviniz
buraya çok uzak!
·
Cv’ne
bakıyorum da, çok iş değiştirmişsin?
·
Ben
hala, senin neden ayrıldığını/ayrılacağını anlamadım?
·
Başarıların
zaten cv’de yazıyor, sen olumsuzluklarından bahset!
·
Sen,
bizim sektörde de durmazsın! vb.
Mülakatın tümüne yakın bir süreyi bu tür bir yaklaşım ve izlenimlerle sorgulamak/suçlamak ve bu sorular üzerinden referans alarak tüm kariyer hayatındaki süreci yorumlamak, bazen “potansiyelin” gözden kaçırılmasına neden olabilir.
Adayda
bıraktığı motivasyon kaybı, yaşatılan kötü aday deneyimi ve kurumu temsilen
hafızada bıraktığı olumsuz itibar, “markayı” da zedeler.
Mülakatlarda
“rol üstünlüğü” değil, “rol ayrımı” vardır.
Mülakata gösterilen özen ve önem, o
şirketin kurumsal itibarı için önemli bir detaydır.
Adayın,
kariyer hedefiyle başvurduğu pozisyonun niteliklerine uyumunu anlamaya yönelik
uygun sorular yöneltmek ve değerlendirme yapmak gereklidir.
Daha çok
yetkinliklerini, kişisel hedeflerini ve potansiyelini ortaya çıkartacak bir
süreç üzerinden ilerlemek; daha sağlıklı bir iletişim, ölçülebilir kriterler,
çalışılmak istenilen bir şirket algısı, kurumsal marka itibarı ve işveren
markası açısından hafızalarda pozitif bir duygu bırakır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder